Andolsun onlara kendi içlerinden bir peygamber gelmişti, fakat onu yalanladılar

            

 

Andolsun, onlara kendi içlerinden bir peygamber gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azab onları yakalayıverdi. Nahl/113

 

Andolsun ki her ne zaman kendilerine Allah elçisi gelmişse onu yalanladılar, haksızlık ettiler de Allah’ın azabına uğradılar. 

Gelin eskisi gibi Allah’la barışık olalım. Gelin  Müslümanca bir hayata yönelelim de hem Allah’la aramız barışsın, hem toplumumuzda insanlar birbirleriyle barışık olsunlar diye Allah’ın elçileri onları dâvet ettiler. Ama maalesef bu insanlar kimin ne yaptığı belli olmayan kargaşa içinde bir hayata direttiler. Tekrar Allah’a dönecekleri yerde Allah’ın elçilerini dinlemediler. Ve zalimler olarak yok olup gittiler.

Taberi, bu âyet-i Celileyi şöyle izah etmektedir: “Mekkelilere kendi içlerinden, soyunu ve doğruluğunu bildikleri Muhammed, Peygamber olarak geldi. Fakat Mekkeliler onu yalanladılar. Allah tarafından Peygamber olarak gönderildiğine inanmadılar. Bunun üzerine onları açlık, huzursuzluk ve güvensizlik azabı yakaladı. Ayrıca ileri gelenleri Bedir savaşında Öldürüldüler.

Ayet-i Kerimeler izah edilirken belli kişi ve yerlerin adlan geçtiği için bunlara göre izahlar yapılsa da, Kur´an-ı Kerimin hükmünün kıyamete kadar bakî olması sebebiyle bu izahların da sadece o belli yer ve isimlere hasredilmeyip genel bir şekilde yorumlanmaları gerekir. Demek oluyor ki kendilerine gönderilen Peygamberleri yalanlayan her zalim ülkenin akıbeti hüsrandır.

-TABERİ TEFSİRİ –

Bu ayetteki “elçi”nin, hem genel anlamda her topluma gelen peygamberleri hem de özel olarak Mekke halkına gönderilen Hz. Muhammed’i kastetmektetir.
Ayette vurgulanan ana fikirler şunlardır:

İnsanlar, kendi içlerinden, kendi dillerini konuşan, tanıdıkları bir elçi gelmesine rağmen onu yalanlamışlardır. Bu durum, gerçeği bilseler de menfaatleri ve alışkanlıkları uğruna inkâr etme eğilimini gösterir.

Ayette geçen “zulüm” kelimesi, yalnızca Allah’a şirk koşmak veya O’nun emirlerine karşı gelmekle sınırlı değildir. Bu kelimenin aynı zamanda insanların birbirine yaptıkları haksızlıkları, adaletsizlikleri ve genel olarak yozlaşmayı da kapsar. İnsanlar, peygamberi yalanlayarak ve zulümlerine devam ederek kendi kendilerine zarar vermişlerdir.

Zulme devam eden bu toplumları, sonuç olarak Allah’ın azabı yakalamıştır. Bu azabın sadece ahirette değil, dünyada da çeşitli felaketler, huzursuzluk ve korku şeklinde tecelli edebileceği anlatılır. Ayet, işlenen suçun karşılığının mutlaka görüleceği ilahi yasayı hatırlatır.

-MEHMET OKUYAN TEFSİRİ-

Başa dön tuşu