İsrail askerlerine yönelik ‘savaş suçu soruşturması’ baskısı artıyor

Alessandra Bajec | New Arab | Tercüme: Mepa News
Filistin yanlısı grupların suçlamaları üzerine, Temmuz ayı ortasında Belçika polisi, Boom’daki Tomorrowland müzik festivalinde askeri tugaylarının bayraklarını salladıkları belirtilen iki İsrail askerini tutukladı ve sorguladı.
Bu olay Hind Receb Vakfı (HRF) ve Küresel Yasal Eylem Ağı (GLAN) tarafından sağlandı ve daha önce askerler hakkında Gazze Şeridi’nde gerçekleştirilen ihlallere karıştıkları suçlamasıyla şikayette bulunuldu. Bu hukuk örgütleri çeşitli yargı bölgelerinde benzer çalışmalar yürütüyor.
Savaş suçu işlediklerinden şüphelenilen askerler kısa bir süre gözaltına alınıp sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. Belçika savcılığı cezai soruşturmanın devam ettiğini doğruladı.
İngiltere merkezli GLAN’ın kurucu direktörü Gearóid Ó Cuinn The New Arab’a verdiği demeçte Belçikalı savcının kararını yorumladı ve “Devletler uluslararası hukuka uyulmasını sağlamak üzere harekete geçmek için yasal dayanağa ve sorumluluğa sahiptir.” ifadelerini kullandı.
İsrailli askerlerin Gazze’deki insancıl hukuk ihlalleriyle bağlantılı olarak ilk kez tutuklandıklarını vurgulayan Cuinn, bunu işledikleri iddia edilen suçların ciddiyetinin kabul edilmesi açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirdi.
Avukatlar grubunun direktörüne göre, Belçikalı yetkililerin bu adımı, iddia edilen suçların ciddiyetinin altını çiziyor ve savcıları harekete geçirmek için tek tek askerlere karşı ikna edici kanıtlar sunuyor. Cuinn ayrıca, “üçüncü devletlerin uluslararası hukuk kapsamında yükümlülükleri olduğunu” ve “bu nedenle sorumluluklarını yerine getirmeleri gerektiğini kabul etme yönünde bir değişime işaret ettiğini” söyledi.
Atlantik Konseyi’nin Stratejik Dava Projesi’nde görevli avukat Celeste Kmiotek, New Arab’a verdiği mülakatta, Gazze’deki çifte standartların uluslararası hukuka olan güveni aşındırdığını, bu davanın öneminin hukukun eşit ve evrensel olarak uygulanmasında yattığını savundu.
Sorgulama, Belçika ceza kanununda geçen yıldan bu yana yürürlükte olan ve mahkemelerin 1949 Cenevre Sözleşmeleri ve 1984 BM İşkenceye Karşı Sözleşme de dahil olmak üzere ülkenin onayladığı uluslararası anlaşmalar kapsamındaki yurt dışı eylemleri soruşturmasına izin veren yeni bir hüküm uyarınca yapıldı.
Bu durum, Belçika’nın sınırları dışında işlendiği iddia edilen suçların kovuşturulmasına izin veren evrensel yargı yetkisini uygulamak için etkili bir yasal dayanak sağladı.
Kent Üniversitesi’nde uluslararası hukuk dersleri veren Shahd Hammouri The New Arab’a yaptığı açıklamada, “Bu, savcıların söz konusu suçların ciddiyetinin farkına varmaya başladığını ve adalete yöneldiğini gösteren ileri bir adım” dedi.
Filistinli avukat, Belçika’nın adli müdahalesinin İsrailliler arasında hesap verme sorumlulukları olmadığı algısını kırmaya da yardımcı olduğunu, askerleri gelecekte kovuşturma veya seyahat kısıtlamalarıyla karşılaşabileceklerini bilerek eylemleri hakkında iki kez düşünmeye zorladığını söyledi.
Belçika’daki dava, Gazze’deki savaş suçlarıyla bağlantılı İsrailli şüphelilerin bir Avrupa ülkesinde tutuklandığı ve resmi olarak sorgulandığı ilk örnek oldu. Özellikle hükümetin yaygın eylemsizliği ve dünya çapında artan öfke karşısında, soykırıma karışanlardan hesap sorulmasına yönelik önemli bir adım.
İsrail’in savaşı ve ablukası nedeniyle Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de 60 binden fazla Filistinli öldürüldü, bölge harabeye döndü, kitlesel açlık ve kritik ilaç ve diğer temel ihtiyaç maddeleri sıkıntısı baş gösterdi.
Belçika merkezli Hind Receb Vakfı tarafından yapılan açıklamada, “Çok sayıda hükümetin sessiz kaldığı bir dönemde, bu eylem açık bir mesaj göndermektedir: Uluslararası suçlara ilişkin inandırıcı kanıtlar siyasi kayıtsızlıkla değil, yasal tepkiyle karşılanmalıdır” denildi.
Adını savaşın başlarında ailesiyle birlikte İsrail askerleri tarafından öldürülen beş yaşındaki Filistinli bir kızdan alan vakıf, savaş suçu işlemekle itham edilen İsrail askeri personelinin tutuklanması için kampanya yürütüyor. Vakıf, savaş suçları soruşturmalarında kanıt olarak seyahat eden askerlerin kendi sosyal medya görüntülerini kullanıyor.
HRF, diğer yasal gruplarla birlikte, düşük ve yüksek rütbeli İsrailli subaylar hakkında yasal işlem başlatılması için girişimlerde bulundu ve tatil yapan bazı İsraillilerin çeşitli ülkelerden kaçmasına neden oldu.
Cuinn, İsrailli askerlerin yayınladıkları fotoğraf ve videolarda suç ortaklığı yaptıklarına dair güçlü kanıtlar olduğuna işaret ederek, askerlerin açıkça övündüklerini, filme aldıklarını ve vahşetlerini duyurduklarını ve aynı zamanda hareketlerini ifşa ettiklerini gösterdi.
“Bilgi orada ve yetkililerin hemen harekete geçmesi gerekiyor. Eğer irade varsa, bu tamamen mümkündür.” dedi ve asıl sorunun ulusların hukukun üstünlüğüne gerçek bir bağlılık gösterip göstermeyecekleri ve harekete geçip geçmeyecekleri olduğunu belirtti.
Belçika, evrensel yargı yetkisine başvurarak, suçların nerede işlendiğine bakılmaksızın, bireyleri uluslararası hukukun ciddi ihlalleri nedeniyle yargılayabileceğini teyit etti.
Bu eylem, evrensel yargı yetkisini yasal bir yükümlülük olarak tanıyan ve uluslararası suçlara ilişkin inandırıcı kanıtların kanuni yaptırımlarla karşılanması gerektiğini açıkça ortaya koyan diğer devletlerin de aynı yolu izlemesini tetikleyebilir.
Geçtiğimiz ay Bogota’da düzenlenen acil durum konferansında Lahey Grubu, Bolivya, Kolombiya, Küba, Endonezya, Irak, Libya, Malezya, Namibya, Nikaragua, Umman, Saint Vincent ve Grenadinler ve Güney Afrika olmak üzere 12 ülkenin İsrail’e karşı uluslararası suçların evrensel yargı yetkisi temelinde kendi ulusal yargı alanlarında kovuşturulması da dahil olmak üzere altı tedbirin derhal uygulanmasını kabul etmesiyle sonuçlandı.
İsrail’i sorumlu tutma çabaları büyük ölçüde uluslararası mahkemeler ve Küresel Güney’deki ülkelerle sınırlı kalmıştı. Ancak Belçika’daki tutuklamalar, bazı Batılı aktörlerin İsrail’in savaş suçlarına dair devam eden kanıtlardan rahatsızlık duymaya başladığını ve özellikle Gazze’de zorla aç bırakma eylemleri yoğunlaşırken daha sert bir tutum almaya başladığını gösteriyor.
Hammouri, diğer üye devletlerin de Belçika’nın izinden gitmesiyle Avrupa çapında bir dalgalanma etkisine yol açacağını öngörmekle birlikte, AB’nin sadece eylemsizliğini değil, İsrail’in Gazze’ye yönelik yaklaşık 22 aylık savaşı boyunca aktif bir şekilde iş birlikçilik yapmasını da eleştirdi.
“Avrupa ülkeleri mümkün olan en acımasız şekilde suç ortağı oldular” diyen uluslararası hukukçu, AB ülkelerinin uluslararası hukuku koruma iddiasından vazgeçtiklerini ima etti.
Hukuk profesörü, uluslararası düzenin kritik bir kırılma noktasında olduğunu ve çoğu ülkenin yükümlülüklerini ihmal ettiğini vurguladı. Belçika’nın girişiminin bu anlamda uluslararası hukuk sisteminin canlanmasına ve meşruiyetinin onarılmasına yardımcı olabileceğini sözlerine ekledi.
Hammouri “Devletler asgari düzeyde gerekeni yapmalı, savaş suçu zanlılarını kovuşturmak gibi temel bir görevleri var. Bu uluslararası teamül hukukunun temel bir normudur.” dedi.
Suçlar ve insan hakları ihlallerine yönelik adalet çabalarına odaklanan Kmiotek, “Ülkeler arasında ivme ve siyasi irade oluşturmak, evrensel yargı yetkisi kapsamındaki davaları takip etmek için uygun ekiplerin kaynaklandırılmasını ve desteklenmesini sağlamanın anahtarıdır” dedi.
Atlantik Konseyi avukatı, Gazze’deki mağdurlar için adaleti desteklemek üzere ortak soruşturma ekiplerinin oluşturulması, zamanında kovuşturmayı kolaylaştıracak daha geniş kanıtlar oluşturmak üzere yapısal soruşturmaların başlatılması ve devletler arasında bilgi paylaşımının teşvik edilmesi gibi ek hesap verebilirlik tedbirlerinin ana hatlarını çizdi.
Ayrıca ülkelerin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne kaynak sağlayarak, ABD yaptırımlarının etkilerinden koruyarak ve Gazze’deki zulme suç ortaklığı yapan yerli şirketleri yargılayarak destek olabileceklerini belirtti.
İsrail vatandaşlarına karşı yasal işlem başlatılması, başlatan devleti İsrail veya müttefiklerinin tepkisine maruz bırakabilir. Ancak Gearóid Ó Cuinn, küresel kuzeyde daha fazla ülkenin İsrail’in Gazze’de devam eden soykırım savaşına karşı tavır alması ve Tel Aviv’in anlamlı karşı tepkiler vermesini giderek zorlaştırması nedeniyle bu riskin azaldığına inanıyor.
Geçtiğimiz hafta İrlanda’nın dış ilişkiler ve ticaret komitesi, hükümeti İşgal Altındaki Topraklar Yasa Tasarısını, işgal altındaki Batı Şeria’daki yasa dışı İsrail yerleşimleriyle mal ve hizmet ticaretinin tamamen yasaklanmasını içerecek şekilde genişletmeye çağırdı.
Hollanda, AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın ticaret bileşeninin askıya alınması da dahil olmak üzere İsrail’e yaptırım tehdidinde bulunurken, İsveç de AB’ye İsrail ile ticari ortaklığını askıya alma çağrısında bulundu.
Öte yandan Cuma günü Slovenya, İsrail ile tüm silah ticaretini yasaklayan ilk AB ülkesi oldu.
Ancak Cuinn, iki İsrail askerini serbest bırakan Belçikalı yetkilileri eleştirerek, savaş suçu zanlılarının yargılanmamasının, Gazze’ye dönüp başka suçlar işlemelerine yol açma riski taşıdığı uyarısında bulundu.
“Eğer devletler hukukun üstünlüğünü gücün üstünlüğünden üstün tutma konusunda ciddilerse, yargı alanlarının sözde savaş suçluları için güvenli bir sığınak olmadığından emin olmalıdırlar” dedi.
Suçlanan faillerin serbest bırakılmalarından kısa bir süre sonra Hollanda’ya kaçtıkları bildirilmiş, bu da HRF ve GLAN’ın hızlı bir şekilde Hollanda makamlarına ikinci bir suç duyurusunda bulunarak tutuklanmalarını talep etmelerine yol açmıştı.
Geçtiğimiz hafta Belçikalı savcılar İsrail ordusunun iki mensubu hakkındaki suç duyurularını UCM’ye sevk etti. Hind Receb Vakfı uluslararası mahkemeyi derhal harekete geçmeye ve ikili hakkında tutuklama emri çıkarmaya çağırdı.
Kmiotek, UCM Savcılığının dosyayı incelemek, gerekli takip soruşturmalarını yürütmek, şüphelilerin savaş suçlarından “en çok sorumlu olanları” yargılama yetkisi kapsamına girip girmediğini belirlemek ve nihayetinde tutuklama kararı çıkarmak için zamana ihtiyacı olacağını açıkladı.
Belçika ve diğer devletlerin şüpheli faillere karşı gözaltı ve sevk işlemlerinin ötesine geçerek somut müteakip adımlar atmaları gerektiğini yineledi.
“Yerel yargı makamları UCM ve diğer uluslararası adalet mekanizmalarını tamamlamada kritik bir rol oynamaktadır” ifadelerini kullandı.