(Bu dünyada olup-biten) pek az bir geçimliliktir

 

مَتَاعٌ قَل۪يلٌۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿١١٧﴾

117- (Bu dünyada olup-biten) Pek az bir metadır. Onlara ise acıklı bir azab vardır.

وَعَلَى الَّذ۪ينَ هَادُوا حَرَّمْنَا مَا قَصَصْنَا عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُۚ وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ ﴿١١٨﴾

118- Ey Peygamber, daha önce sana anlattığımız şeyleri Yahudilere haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmemiştik fakat onlar, kendi kendilerine zulmetmişlerdi.

Ayette geçen “az bir menfaat” ifadesi, bu kişilerin yalanları sayesinde elde ettikleri geçici ve önemsiz dünya nimetlerini simgeler.

Bu ayetin özellikle din adına yalan söyleyen, haramı helal, helali haram ilan eden veya Kuran’a aykırı hükümler ortaya koyan kişilere işaret ettiğini belirtir. Bu tür davranışlar, hem dini bozma hem de insanları yanlış yönlendirme amacı taşır. Ayetin sonunda yer alan “acı bir azap vardır” ifadesi ise bu yalanların sadece dünyada değil, ahirette de karşılıksız kalmayacağını gösterir. Bu azap, dünyadaki geçici ve değersiz menfaatin tam tersine, sonsuz ve şiddetli bir cezadır.

Bu ayet, Müslümanları din adına ortaya konulan her türlü yalan ve uydurmaya karşı uyarır ve Kuran’ın temel ilkelerinden sapmamanın önemini vurgular.

“Sana daha önce anlattıklarımızı yahudi olanlara da haram kılmıştık. Biz onlara haksızlık etmedik fakat onlar kendilerine haksızlık ediyorlardı.”

Bu ayette, Allah’ın daha önce Yahudilere haram kıldığı şeylerin (özellikle En’am Suresi 146. ayette bahsedilen tırnaklı hayvanların ve iç yağlarının) esasında onların kendi aşırılıkları ve isyanları nedeniyle olduğunu vurgular. Yasakların sebebi, Yahudilerin kendi hataları ve isyanlarıdır. Bu durum, ilahi adalet ve cezalandırma prensibini öne çıkarır.

MEHMET OKUYAN TEFSİRİ

Yahudiler haddi aşmalarından ve Allah’a karşı gelişlerinden dolayı bu güzel nimetlerin kendilerine haram kılınmasını çoktan haketmişlerdi. Onlar kendi kendilerine haksızlık etmişlerdi. Allah onlara haksızlık etmemişti. Kim bilmeden kötü işler yapıp tevbe eder ve bu günahlar üzerinde ısrar etmez, eceli gelene kadar tekrar bu günahlara dalmaz, sonra kalbi ile gerçekleştirmiş olduğu bu tövbeye bir de güzel işler yapmayı ilave ederse, şüphesiz Allah’ın bağışı onu da kapsamına alacak ve rahmeti onu kuşatacaktır. Ayetin ifadesi geneldir. Günahkâr yahudileri de, kıyamete kadar gelecek olan diğer insanları da tevbe edip iyi işler yapanların hepsini de içerir.

Özellikle yahudilere haram kılınan nimetler, Kureyş müşriklerinin kendilerine haram kıldıkları ve ilahlarına ayırdıkları rızıkları Hz. İbrahim’in dinine göre ayarladıklarını iddia etmeleri nedeniyle surenin akışı Hz. İbrahim (Allah’ın selâmı üzerine olsun)’e dönmekte ve onun dininin gerçek mahiyetini ortaya koymaktadır. Onun dini ile Hz. Muhammed’in -salât ve selâm üzerine olsun- dini arasındaki bağı ortaya çıkarmakta, ayrıca Hz. İbrahim’in döneminde olmayıp, da yahudilere özgü olarak belirlenen yasakları açıklamaktadır.

 FİZİLALİL KUR’AN 

Başa dön tuşu