Parkinson Hastalığı Nedir?

Nörolojik bozukluklar dünyanın önde gelen engellilik nedenidir. Ve bu rahatsızlıkların en hızlı büyüyeni Alzheimer değil, Parkinson hastalığıdır. Giderek yaygınlaşan bu nörodejeneratif hastalığın yükselişi toplumda endişe uyandırmaktadır. Parkinson hastalığı olan kişilerin sayısı 1990’dan 2015’e kadar iki kattan fazla arttı ve 2040’a kadar tekrar iki katına çıkabileceği uzmanlar tarafından bildirildi.

PARKİNSON HASTALIĞI NEDİR?

İnsan beyninde dopamin üreten hücrelerin çok yoğun olarak bulunduğu substabsiya nigra adlı bölgeler bulunur. Bu bölgelerde üretilen ve bir çeşit kimyasal madde olan dopamin, kişinin hareketlerini kontrol etmesine olanak tanıyan striyatum adlı beyin bölgeleri arasındaki iletişimi sağlar.

Dopamin hücreleri yüksek miktarda azaldığında dopamin üretimi yetersiz kalarak Parkinson hastalığın belirtilerinden olan ritmik olmayan, uyumsuz, titrek ve akıcı olmayan hareketlerin ortaya çıkmasına neden olur. Anne, baba ya da kardeşte Parkinson hastalığı öyküsü bulunan kişilerde hastalığın görülme oranı, toplumun geneline kıyasla daha yüksektir. Genetik öyküsü bulunan ailelerin fertlerinde hastalık daha genç yaşlarda başlar. Bu durum Parkinson hastalarının %5’ini oluşturur.

PARKİNSON HASTALIĞININ NEDENLERİ NELERDİR?

Parkinson hastalığı beyinde dopamin üreten bölgedeki hücre kaybı nedeniyle bu maddenin az salınımı sonucu oluşur. Bu hücre kaybına zirai ilaçlar gibi kimi kimyasallar neden olabilmekle beraber, genetik faktörler de sebep olabilmektedir.

PARKİNSON HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Parkinson hastalığı yavaş ilerleyen nörodejeneratif bir hastalıktır. Başlangıcı hareket sistemi aksaklığı belirtileri ile karakterizedir. Mimiklerin azalması, konuşmanın monotonlaşması ve bozulması, gövdenin hafif öne eğik pozisyon alması, hareketlerde yavaşlama, titreme, kollarda ağrı ile birlikte hareket kısıtlılığı gibi belirtiler gösterir.

Hastalığın sinsi seyri başlangıçta sıklıkla normal yaşlanma süreci, depresyon ya da eklem hastalıkları ile ilişkilendirilmesine neden olur. Belirtilerin ortaya çıkmasından 4 ile 6 yıl öncesinde Parkinson hastaları yanlışlıkla, depresyon, omuz, boyun ve kol ağrıları nedeniyle yanlış tanı almaktadır.

Hastalığın en sık karşılaşılan başlangıç belirtisi, istirahat esnasında tek el ve parmaklarda titreme ve aynı tarafta yürüyüşe eşlik eden kol salınımının olmamasıdır.

Titreme nadiren ayakta, çenede ve dilde başlayabilir. Titreme olmaksızın hareketlerde yavaşlama da başlangıç belirtisi olabilir. Yürüyüşe eşlik eden kol salınımı hareketinin azalması, etkilenen elde beceri azalması, yazının küçülmesi, mimiklerin fakirleşmesi, yürürken bir bacakta tutukluk ve ayakta sürüme ilk belirtiler arasında yer alır.

Hastalık süreci içinde ilk ortaya çıkan belirtiler, genellikle aynı taraftaki diğer ekstremitelere de yayılır ve hastalık ilerledikçe diğer ekstremitelerde de ortaya çıkar. Üst ekstremitelerde başlayan olgularda hastalığın yayılımı el, kol, ayak, bacak, yüz, konuşma ve yutma sırasını izlediği görülür.

Belirtilerin alt ekstremitelerde başladığı durumlarda ise ayak, bacak, kol, el, yüz, ses ve yutma bozukluğu şeklinde bir etkilenme sırası bulunur.

PARKİNSON HASTALIĞI GENETİK MİDİR?

Hastalığın ortaya çıkışında genetik ve çevresel faktörler genellikle bir arada rol almaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda, Parkinson hastalığına neden olabilecek genetik değişiklikler tüm olguların %5-10 kadarında bulunur. Ancak hastalık oluşturma riskini artıran genetik değişiklikler daha sık görülmektedir.

Hastalıkla ilişkilendirilmiş çevresel faktörler arasında, özellikle herbisit, pestisit gibi kimyasal maddelere maruziyet yer almaktadır.

PARKİNSON HASTALIĞININ TEDAVİSİ

Parkinson hastalığının semptomatik tedavisindeki ana yaklaşım azalmış dopaminerjik geçişi arttırmaya yönelik bir yerine koyma tedavisidir. Bazı ilaçlar beyin tarafından dopamine dönüştürülmekte, bazıları ise dopamin benzeri etki yaratmaktadır. Bu ilaçlar Parkinson hastalığının yol açtığı sorunları geciktirmekte, özellikle başlangıç aşamasındaki hastalığın neden olduğu problemleri hafifletmektedir. Bu tedavinin kullanılmaya başlamasıyla hastaların prognozu anlamlı olarak düzelmiş ve ortalama yaşam beklentileri uzamıştır.

Son yıllarda Parkinson hastalığının cerrahi tedavisi de tekrar güncellik kazanmıştır. Beynin belirli bölgelerinin yüksek frekanslı ses dalgalarıyla yakılması ya da hedef bölgelere yerleştirilen derin elektrotlar vasıtasıyla uygulanan yüksek frekanslı elektrik uyarılarıyla (derin beyin stimülasyonu) bu bölgedeki anormal aktivitenin değiştirilmesi hedeflenmektedir.

Başa dön tuşu