Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cihad edip sabredenlerin destekçisidir

 

ثُمَّ اِنَّ رَبَّكَ لِلَّذ۪ينَ هَاجَرُوا مِنْ بَعْدِ مَا فُتِنُوا ثُمَّ جَاهَدُوا وَصَبَرُٓواۙ اِنَّ رَبَّكَ مِنْ بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَح۪يمٌ۟ ﴿١١٠﴾

110- Sonra gerçekten Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cihad edip sabredenlerin (destekçisidir). Hiç şüphesiz senin Rabbin, bundan sonra da gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir.

Nahl Suresi 110. ayet, genel olarak zulme uğrayan, işkence gören ve bu sebeple hicret etmek zorunda kalan Müslümanların durumunu ele alır ve Allah’ın onlara karşı bağışlayıcı ve merhametli olduğunu vurgular.

Bu ayet, özellikle Habeşistan’a hicret eden Müslümanları işaret eder. Mekkeli müşriklerin Müslümanlara uyguladığı ağır baskılar, işkenceler ve imtihanlar sonucunda inançlarından dönmeyen, aksine dinlerinde sebat eden müminler övülmektedir. Ayette geçen “fütinû” fiili, inkarcıların Müslümanları inançlarından döndürmek için uyguladıkları fiziksel ve manevi baskıları, aynı zamanda bu baskıların Müslümanların imanını sınayan bir imtihan olduğunu ifade eder.

Bu ayette Allah’ın, inançları uğruna baskılara katlanan, acı çeken, sabreden ve nihayet yurtlarını terk eden bu müminlere rahmet ve mağfiretiyle muamele edeceğini müjdeler. 

MEHMET OKUYAN TEFSİRİ

Allah teala bu âyet-i Celilede, Mekkede müşrikler tarafından ezilen ve dinden dönmeleri için çeşitli fitneler sürüklenen mustaz´af bir sınıfı zikretmektedir. Bunlar, ailelerini, mallarını, mülklerini terkederek Allah yolunda hicret etmişler, müminlerle birlikte kâfirlere karşı cihad etmişler ve metanet göstermişlerdir. İşte bu sebeple Allah teala, daha Önce içine düştükleri fitneden dolayı onlan affettiğini ve onlara merhamet ettiğini beyan etmektedir,

Ayet-i Celilede, hicret, Cihad ve metanetin, günahları silen birer vasıta olduklarına dikkat çekilmektedir.

O zamanki müslümanlar, Araplar’ın en güçsüz olanlarıydı. Azgın olan zalim müşrikler onları işkence ve başka yollarla dinlerinden vazgeçirmeye çalışıyorlardı. Fakat onlar fırsat buldukça hicret ediyorlardı. Böylece fedakâr birer müslüman oldular. Allah yolunda savaştılar. Davanın bütün yükümlülüklerine ve zorluklarına katlandılar. İşte yüce Allah bu nedenle onları bağışlayacağını ve kendilerine rahmet edileceğini müjdelemektedir.

Evet hayatta müslümanca kalabilmenin kavgasını veren, bu yolda başına gelenlere sabreden, Allah’a kulluk yolunda geri dönmeyi, tavizler vermeyi aklının ucundan bile geçirmeden direnç içinde yoluna devam eden kimselere Rabbin mağfiret sahibidir, merhamet sahibidir.

  BASAİRUL KUR’AN

Başa dön tuşu